Rap Piyasasında Parçalanan Hegemonya

13 Ağu 2019

Türkiye’deki popüler müzik piyasasına bir yıldan uzun bir süredir rap müziğin damga vurduğunu söyleyebiliriz. Daha da spesifik bir tarz tanımlaması yapmak gerekirse, damgayı vuran rap müziğin herkesçe bilinen asi, muhalif, politik, radikal tavrından ziyade “trap” diye adlandırılan, uyuşturucuların ve markaların övüldüğü, kişisel bunalımların ve bu müziği yapanlarca da sokağın anlatıldığı, ritmin daha yavaş ama daha tempolu olduğu bir türden bahsediyoruz. Bu türün Türkiye’deki en popüler karşılığı Ezhel’dir. Ezhel’in piyasayı sarsan “Müptezhel” albümünden sonra trap, en eskiden en yeniye neredeyse bütün rapçilerin denediği bir tür haline geldi. Bu yazı rap’le trap arasındaki ayrımdan, bu kültürün yozlaşıp yozlaşmadığından vs. bahsetmeyecek. Yazıda hedeflediğimiz şey popülerleşen ve tabir-i caizse patlayan bir müzik türünün nasıl yön değiştirdiğini ve Norm Ender üzerinden açılan çatlağı görmek olacak.

Ezhel’in piyasaya girişiyle yukarılara doğru tırmanan bu tür esasta Ben Fero’nun çıkardığı albümle zirveyi buldu ve pop müziğin yerini aldı. Her şarkısı on milyonlarca dinlenen ve ezberlenen Ben Fero, aslında başlarda çok ciddi eleştiriliyordu çünkü sözler, tarz, müzikalite vs. konularında çok eksik bulunuyordu. Belki de bu eksikliğin de etkisiyle birçok farklı türden dinleyici kitlesini kendi müziğinde birleştirmeyi başardı. Onlarca yıldır bu işi sürdüren Ceza’nın, SagopaKajmer’in yapamadığını “dünkü çocuk” yapmış oldu.

Rap kültüründe “diss” denen, rapçilerin birbirlerini “taşladıkları” parçalar vardır. Bu disslerden Ben Fero nasibini almıştı. Örneğin yine rap müziğin eskilerinden Patron, “Kaybedecek Ne Kaldı” adlı diss’inde Ben Fero’yu eleştirir fakat bu eleştiri eski usül rapi özleyen ve Patron kitlesi dışında çok fazla karşılık bulmaz. Asıl çatlak, birkaç hafta önce “Mekanın Sahibi” adlı şarkıyla dönüş yapan Norm Ender tarafından açılacaktır. Norm Ender de onlarca yıldır rapçilik yapan eskilerden birisidir ve trap müzik yapan, popülerleşmiş hemen herkesi karşısına alan bu şarkıyla piyasada kalıcı olup olmadığını henüz kestiremediğimiz bir çatlak açmıştır.

Tutuklandıktan sonra kitlesini daha da sağlamlaştıran Ezhel’e karşı, “beni devrimci gençler sizi lümpenler dinler” diyerek karşıtlık oluşturan Norm Ender, şarkısının ilk kısmında trapiironik bir şekilde eleştiriyor ve eleştirdiği gibi söylüyor şarkısını. Türkiye’deki rap müziğin Amerika’daki gibi olamayacağını ve uyuşturucu kültürünün, markalarla ve parayla kurulan ilişkinin rape yansıtılmasını rapin içinin boşaltılması olarak görüyor. Norm Ender’in ne kadar samimi olduğu öte tarafa bizi ilgilendiren, bu karşıtlığın bir karşılık bulmasıdır. Zira şarkı öyle olumlu bir karşılık bulmuş durumda ki Ezhel ve Ben Fero dinleyicileri de Norm Ender kampına geçmiş durumda. Öte yandan Norm Ender’le doğrudan alakası olmayan fakat Mekanın Sahibi’nden birkaç gün sonra çıkan Killa Hakan, Ceza, Ezhel ve Ben Fero’nun ortak işi olan “Fight Kulüp”, Youtube’da en çok “dislike” alan (900 bin) Türkçe rap şarkısı oldu. Yani hemen herkesin saygı duyduğu Ceza bile Norm Ender’in hedef aldığı Ezhel ve Ben Fero’yla iş yaptığı için prestij kaybı yaşadı.

Norm Ender öyle bir yerden giriş yaptı ki, var olan ve giderek güçlenen hegemonik bir bloğun karşısında kendisini dayattı. Şarkı çıktıktan yaklaşık iki gün sonra Ezhel “Lolo” diye karşı bir şarkı yayınladı fakat beğenilmedi. Oysa ki “Lolo” da “Fight Kulüp” de Norm Ender’in dissi olmasaydı yazın en çok dinlenen piyasa şarkıları olabilirdi. İşte bu kırılmayla birlikte yaşanan algı kaymaları sonucu müzikal beğeni yetisi ortadan kalktı. İnsanlar müzikaliteden çıkıp doğrudan hegemonik mücadelenin içerisinde taraf tutmaya başladı ve Ezhel-Ben Fero kitlesinden Norm Ender’e doğru kopuşları da buradan açıklamak mümkün.

Meselenin düğümlendiği yer de burası. Norm Ender’in şarkısıyla açılan bu geniş çatlağın oluşma koşulları ile devrimci durum değerlendirmesi arasında -en azından kafa yoruş anlamında- bizce devrimcilerin çok yoğunlaşmadığı bir paralellik kurmak mümkün. Türkçe rap piyasasındaki bu hegemonyanın geçici de olsa kırılması nasıl açıklanabilir? Bu durumu Althusser üzerinden şöyle açıklayabiliriz aslında: Kopuş anlarını, devrimleri, devrimsel süreçleri incelerken konjonktür analizleri yapılır ve karmaşık çelişkilerin birbirlerini “üstbelirledikleri” görülür. Yani birden fazla çelişki, birden fazla niteliksel yapı içerisinde, birden fazla kez ve birden fazla yoldan birbirleriyle etkileşim içinde yoğunlaşarak ve yer değiştirerek belirlenirler. İşte bu koşullarda, Norm Ender’in yaptığı şey çokça kez denenmiş olsa bile kopuş Norm Ender’in şarkısıyla geldi. Bu kopuşu Gramsci üzerinden, güçler ilişkilerindeki dengenin sarsılması üzerinden de açıklayabiliriz. Verili andaki güçler (hegemonik) bir denge halindedir ve dengeyi dağıtmak, kırmak ve parçalamak mümkündür. İşte bu parçalama işinin Norm Ender üzerinden nasıl geliştiği sorusu aynı zamanda Norm Ender’in verili koşullarda gedikleri, nereden bulduğu ve karşısına aldığı tarafı (rakibi) nerelerden vurduğu ile de ilintilidir. Kuşkusuz ki bu pratik politika yapmanın ta kendisidir. Hayatın her anında, güçler ilişkisine girme derdinde olan, konjonktürü yakalamak isteyen öznenin ilgilenmesi gereken konu da budur.

Bir YDG Okuru

benzer haberler