Daha Etkili Bir Kitle Çalışması ve Güçlü Kitle Örgütleri İçin…

28 Eki 2018

Üniversitelerde ve liselerde yeni eğitim-öğrenim döneminin başlamasıyla birlikte 6 Kasım hazırlıkları öncelikli olmak üzere tüm alanlarımızda toparlanma ve hareketlenme yönlü çalışmalar başlamış oldu. Bu sene önceki dönemlerden edindiğimiz deneyimlerden de yararlanarak mücadelemizi daha ileriye taşımayı, örgütsel olarak içinden geçtiğimiz süreci geliştirmeyi ve politik birikimimizi derinleştirmeyi hedefliyoruz.

Bu hedeflere ulaşma doğrultusunda önceliklerimiz arasında demokratik kitle örgütlerindeki çalışmalarımızı geliştirme ve sağlamlaştırma görevi bulunmaktadır. Bu görev ve hedef Yeni Demokrat Gençlik (YDG)’in gündeminde her zaman temel bir gündem olmuştur. Hiçbir dönem kitle örgütlerindeki çalışmanın önemi reddedilmemiştir ancak her dönemin ve her alanın kendi özgünlüğü içinde kitle örgütlerine yaklaşım ve bu örgütler içinde faaliyet konularında farklılıkları bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde kitle örgütlerindeki değişimleri ve olanakları, kitle mücadelesindeki gelişimi, örgütsel deneyim ve yaklaşımlarımızı göz önüne alarak daha sistemli, planlı ve uzun dönemli perspektife sahip bir çalışmayı hayata geçirmek istiyoruz.

Devrimci mücadelenin bir parçası olarak ağırlıklı olarak öğrenci gençlik içinde örgütlenen ve daha genel bir yaklaşımla halk gençliğini saflarında birleştirmeyi hedefleyen YDG’nin ülkemiz devriminin özgünlüğünü göz önüne alarak plan ve program belirlemesi doğaldır. Mevcut örgütsel yapısının ağırlıklı kısmı öğrenciler arasında ve şehirlerde bulunmasından dolayı devrimimiz için öğrencilerin ve şehirlerin yeri, önemi hesaba katılarak beklentilerimizi belirlememiz akılcı bir tutum olacaktır. Bu konular hem bu yazının konusu olmadığı için hem de yayınlarımızda çeşitli boyutlarıyla ele alındığı için ayrıntılı şekilde açıklamaya gerek yoktur ancak vurgulamamız gereken iki konu oldukça değerlidir.

Bunlardan ilki küçük burjuva sınıfsal özellikleri bünyesinde barındıran öğrenci gençliğin, Yeni Demokratik Devrim’in önemli ve güvenilir bir bileşeni olduğu gerçeğidir. Öğrenci gençlik sınıfsal gerçekliği içinde belirli zaaf ve yetmezliklere sahiptir ancak hem gençliğin verdiği özgünlükler hem de entelektüel gelişime, araştırmaya, incelemeye yatkınlığı nedeniyle devrimci teoriyi kavramada ve hayata uygulamada avantajlara sahiptir. Bu nedenle ülkemizin ve uluslararası devrimci hareketin deneyimlerinden de öğrenilmektedir ki devrimci önderlerin ve kadroların önemli kısmı öğrenci gençlik içindeyken devrimci mücadeleye katılmıştır. Bundan dolayı YDG’nin üniversiteli ve liseli gençlik içindeki faaliyeti devrim mücadelemiz açısından oldukça değerlidir ve öğrenciler içindeki örgütlülüklerimizi güçlendirme görevini küçümsemek doğru olmayacaktır.

Bizim için hesaba katmamız gereken bir diğer olgu da şehirlerdeki çalışma konusudur. Ülke devrim mücadelesi içinde kırsal alanlardaki mücadele esas, şehirlerde çalışma ise talidir. Bu, şehirlerdeki çalışmanın önemsiz olduğu anlamına kesinlikle gelmemektedir. Bunun anlamı şehirlerdeki mücadelenin kırsaldaki silahlı-silahsız mücadeleyi desteklemesi, güçlendirmesi ve gündemleştirmesidir. Aynı zamanda şehirlerde bulunan işçi sınıfının, kent yoksullarının, öğrencilerin ve devrimin bileşeni olan diğer sınıf katmanlarının kendi aralarında ve köylülerle, tarım işçileriyle birliği için mücadele etmesidir, işçi-köylü ittifakına bilhassa önem vermesi; demokrasi mücadelesine ağırlık vermesi, başta Kürt ulusu olmak üzere tüm ezilen, ayrımcılığa uğrayan kesimlerin hak ve taleplerinin yüksek sesle savunulmasıdır. Şehirlerdeki mücadelenin görevleri daha da sayılabilir. Ancak düşmanın güçlü, devrimcilerin daha güçsüz olduğu ve devrimin son aşamalarına kadar bu dengenin tersine dönmeyeceği hesaba katıldığında, şehirlerde uzun dönem istikrarlı bir çalışma yürütebilmek ve sağlam örgütlülükler kurabilmek açısından ülkemizin devrim gerçekliği göz önüne alınarak planlar yapılmalıdır.

Şehirlerde uzun dönemli ve istikrarlı çalışmalar yürütebilmek ve sağlam örgütlülükler kurabilmek için kitle örgütlerinde çalışmanın vazgeçilmez bir yeri bulunmaktadır. Kitle örgütleri belirli sorun ve talepler doğrultusunda konuyla ilgili en geniş kitlenin bir araya geldiği, kitlelerin örgütlendiği ve mücadele ettiği, sosyal ve siyasal dayanışmayı güçlendirdiği örgütlerdir. Sistemin yarattığı kimi sorunları çözmek isteyen, belirli hak taleplerinde bulunan ve sistemin örgütsüzleştirme, yalnızlaştırma, bireycileştirme çabalarına karşı kitlelerin sosyalleşebildiği ve dayanışmayı hissettiği bu alanların devrimciler açısından kitlelerle bağ kurmak ve kitleleri hareketlendirmek açısından önemlidir.

Kitle örgütleri işleyiş ve biçim açısından belirli ortak, evrensel ilkelere sahiptir. Bu ilkelere uyduğu sürece misyonunu oynaması ve ilgili kitlenin güvenini kazanması mümkündür. Ancak kitle örgütleri de amaç, kapsam ve politik mücadeledeki duruşları ile farklılıklar arz etmektedir. Örneğin YDG de işleyişi ve kitlelere yaklaşımı vb. açılardan ele alındığında demokratik bir kitle örgütüdür. Ancak YDG’nin özgünlüğü, bünyesinde devrimci gençleri, devrime sempati duyan gençleri birleştiriyor olmasıdır. Emperyalizme, faşizme ve feodalizme karşı çıkan ve halkın kurtuluşunun devrimden geçtiğinin bilincinde olan gençleri bünyesine almaktadır. Doğallığında bu bilince çok farklı özellikteki gençlerin ulaşması mümkündür. Bu nedenle devrimci mücadeleye yaklaşım, üstlendiği görevler, teorik birikim, pratikteki netlik, ideolojik duruş, dünyaya bakış açısı vb. çok sayıda açıdan ele alındığında YDG’liler arasında da çok sayıda farklılığın olması doğaldır. Bu nedenle YDG asgari kıstaslara uyan ama kendi içinde de çeşitlilik gösteren geniş bir kitleyi kapsamayı hedeflemektedir. Ancak devrimci mücadele içinde YDG’nin aktif şekilde yer alması YDG’lilerin devletle daha sık karşı karşıya gelmesine ve düzen açısından daha tehlikeli bulunmasına neden olmaktadır. Doğal olarak YDG de daha geniş kitlelere ulaşmak, devrimci bilinci yaymak, düzenin saldırı ve yoğunlaşmalarından kendisini korumak ve örgütlülüklerini güçlendirmek için devrimin nesnel gerçeklerine uygun önlemler almalı, YDG’liler bu doğrultuda çok sayıda kitle örgütü içinde de aktif şekilde yer almayı ihmal etmemelidir.

Şayet kitleler kitle örgütlerinde bir araya geliyorsa, en geniş kesime bu kitle örgütleri üzerinden seslenmek mümkünse ve yine bu kitle örgütleri üye toplantıları, kongreler ve çeşitli etkinlikler üzerinden demokratik bir forum işlevini de taşıyorsa her YDG’linin alanın gerçekliği doğrultusunda belirli kitle örgütlerinde faaliyet yürütmesi bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır.

MEVCUT KİTLE ÖRGÜTLERİNDE ÇALIŞALIM

Bu doğrultuda ilk adımı atarken en mantıklı hareket doğal olarak alanımızda kurulu olan mevcut örgütlere üye olmaktır. Alanda belirli bir yeri, saygınlığı, etkisi, işlevi olan kitle örgütlerine girmenin avantajları bulunmaktadır.

Bu açıdan ele alındığında içinden geçtiğimiz süreçte olanaklarımız OHAL ve sonrası gelişen baskı ve sindirme politikalarına paralel olarak daralsa da mevcudunu korumaktadır . Özellikle öğrenci gençlik açısından yakın geçmişte gündeme gelen ve yeni kurulan çeşitli eylem birlikleri açısından bu tespit geçerlidir.

AB’ye uyum süreci ve Bologna Projesi adı altında kulüpler maddi desteklerden daha fazla yararlanmaktadır ancak bunlar genellikle “kişisel gelişim”, “iş kaynakları” gibi şirketlerin çıkarlarına uygun faaliyetler yürütmektedir. Belirli koşullarda bu kulüpler içinde çalışmayı da tercih edebiliriz ama kulüpler üzerine artan ilgiyi dikkate alarak bağımsız ve sosyal-kültürel içerikli kulüpleri güçlendirmeyi gündemimize alabiliriz.

Yine, öğrencilerin okul dışında bir araya geldiği, faaliyetlerine dahil olduğu çeşitli kitle örgütleri de mevcuttur. Yöre, çevre, kültür, kadın vb. alanlarda faaliyet yürüten DKÖ’leri unutmamalıyız. Özellikle taşra kentlerde kent genelinde faaliyet yürüten bunun gibi örgütler hem öğrencilerin ilgisini çekebilmekte hem de kentin en ileri kesimlerine ulaşmamıza yardımcı olmaktadır. Bu kitle örgütlerinin çalışmalarını üniversitelere ve liselere taşımak sosyal imkanların az, baskının fazla olduğu alanlar açısından bize avantaj sağlayabilir.

KİTLE ÖRGÜTLERİNE EMEK VERELİM

Alanımızda mevcut kitle örgütlerini tespit ettikten sonra doğal olarak bu örgütleri tanıma yönlü bir çaba içine girmemiz doğaldır. DKÖ’lerin faaliyetleri, yönetimlerinin niteliği, kitleyle bağları, tabanın ilgisi vb. birçok faktör hangi DKÖ’ye öncelik vereceğimizi bizlere gösterecektir. Geçtiğimiz dönem bazı alanlarımızda bu yönlü etüt çalışmaları yapan yoldaşlarımızın ilgi gösterdikleri DKÖ’ler hakkında ayrıntılı bilgiler edindiğini ve bunun sayesinde önümüzdeki dönem için daha somut ve özel planlar çıkarabildiklerini biliyoruz.

Üyesi olduğumuz DKÖ’lerde dikkat etmemiz gereken en önemli husus söz konusu kitle örgütünün amaç, talep ve çalışmalarını sahiplenmek ve özveriyle çalışmaktır. Kitle örgütüne boş zamanlarında giden, ihtiyaç olduğunda yok olan, sürekli eleştirip gevezelik yapan, derneğin çalışmalarına ilgi göstermediği halde yalnızca yeni insanlarla tanışıp dergi satmak için DKÖ’yü kullanan tavır ve davranışlardan kesinlikle kaçınmalıyız.

DKÖ’ler kitlelerin ihtiyaçları doğrultusunda kurulduysa ve biz de kitlelerin bir parçasıysak aynı sorunları bizler de yaşamaktayız. Mühendislik öğrencisi yoldaşlarımızın TMMOB’a, eğitim fakültesinde okuyan yoldaşların Eğitim-Sen’e ihtiyacı vardır. Kadın yoldaşların kadın örgütüne, liseli yoldaşların liselerdeki DKÖ’lere ihtiyacı vardır. Çevremiz kirleniyorsa veya kültürel sanatsal üretimin önüne engeller çıkarılıyorsa bunlardan bizler de etkileniyorsak bu örgütler aynı zamanda bizim mücadelemiz için de gereklidir. Dolayısıyla bizler bu örgütlere “önderlik” etmek için “atanmıyoruz”.  Veya bu örgütlere gitmemizin tek kastı YDG’ye yeni birkaç yoldaş daha kazanmakla sınırlı değildir. Kitlelerin sorunlarını paylaşmak, kitlelerden öğrenmek, kitlelerle birlikte hareket etmek için kitlelerin bir parçası olarak bu örgütlere gideriz.

Bizim devrimci bilincimiz ve örgütlü duruşumuz kitle örgütlerinin aldığı kararlardaki etkimizle, pratikteki tutarlılığımızla, dürüstlüğümüzle ve çalışkanlığımızla ve kritik anlarda ve devlet baskısı karşısında yönlendiriciliğimizle yani pratik içinde kendisini gösterecektir ve ancak bu şekilde kitlelerin sevgisini ve güvenini kazanmamız mümkün olacaktır. Dolayısıyla söz konusu kitle örgütünün hedef ve talepleriyle ilgilenmeyen yoldaşları zorla oraya göndermemeliyiz. Zaten göndersek de işe yaramayacağını kısa sürede göreceğiz.

“Bilinçsiz insanları” örgütlemek için veya “kitleler bizden korkar” diyerek daha “basit”,  “sıradan” olduğunu düşündüğümüz örgütlerin kuruluşuna katılmamalı veya bu şekilde düşündüğümüz örgütlerde çalışmamalıyız. Bu, kitlelere yukarıdan bakan, ukala bir anlayışın ürünüdür ve bu anlayış sahiplerinin devrimci mücadeledeki ömürleri de azdır. Bizler anti-emperyalist olduğumuz, devrimci olduğumuz için YDG’li; gerçek kurtuluşun sosyalizmde olduğunu bildiğimiz için genç komünistleriz.

Bu nedenle eğer bir kitle örgütünde çalışma yürütmeyi kararlaştırdıysak, o örgüte gerçekten emek vermeliyiz. Görev üstlenmeli, aldığımız görevi zamanında yerine getirmeli, hesap vermekten kaçınmamalıyız. Tabii bu, her şeyin önüne kitle örgütünü koyacağımız anlamına gelmemektedir. Ancak YDG’nin genel perspektifi, faaliyetleri göz önüne alınarak kitle örgütlerinde görevler üstlenmeli ama anlayışta ve uygulamada kitle örgütünü sahiplenmeli, kitle örgütlerine yeni üyeler kazandırmalı, kitle örgütünün gelişip güçlenmesini dert edinmeli, faaliyetlerinde yer almalıyız.

KİTLE ÖRGÜTLERİNİ DEMOKRATİK FORUMLARA DÖNÜŞTÜRELİM

Kitle örgütleri ancak kitlelerin aktif katılımı ile gerçek işlevine kavuşabilir. İçinde faaliyet yürüttüğümüz kitle örgütlerinde de başta üyeleri olmak üzere kitle örgütünün seslendiği en geniş kesimin bir araya gelmesi için çaba gösterirsek DKÖ’nün daha etkin ve işlevli olmasını sağlarız.

Bunun için önerilerde bulunmalı, plan ve politikalar sunmalı ve çaba harcamalıyız. Özellikle kitle örgütünün üyeleriyle diyalog kurmamız, eleştiri ve önerilerini almamız gereklidir.

Şayet kitleleri bir araya getirir ve herkesin kendisini ifade edebilmesini sağlayabilirsek kitle örgütü demokratik bir forum işlevine kavuşacak ve demokratik bilincin gelişmesine yardımcı olacaktır. Bu kitlelerden öğrenmemizi ve acil sorun ve talepleri anlamamızı da sağlayacaktır. Aynı zamanda politikalarımızı sunmamız ve gericilerle reformistleri teşhir etmemiz de mümkün olacaktır. Düzenli kitle toplantıları, tartışma günleri, forumlar, etkinlikler bunun araçları arasındadır.

Aynı zamanda örgüt tabanının kitle örgütüyle ilişkilerini geliştirmek için çeşitli sosyal olanakların oluşturulmasına yardımcı olabiliriz. Ders kitaplarının temini için önerilerde bulunabilir, öğrencilerin barınma ve burs sorunlarının çözümü için çaba harcayabilir, önemli ve zor dersler için kursların örgütlenmesini önerebiliriz. Bu sorunları yaşayanlar, dertlerinin kitle örgütünde ciddiye alınıp çözümü için çaba harcanacağını bildiklerinden güvenleri de pekişecektir. Kütüphane oluşturmak, okuma grupları kurmak, kültürel etkinlikler düzenlemek de kitleleri DKÖ’ye çekecektir. Bunların hepsinin amacı kitlelerin kendi içinde (doğallığında bizim de kitlelerle) diyalog kurması, sosyalleşmesi ve dayanışmasını sağlamaktır.

POLİTİK ÇALIŞMAYI ARKA PLANA ATMAYALIM

Kitle örgütleri belirli bir amaç doğrultusunda konuyla ilgili kitleleri bir araya getiriyor veya bu kitlelere sesleniyorsa, DKÖ’lerin kitlelerin politik eğitiminde önemli bir işleve sahip olduğu da anlaşılacaktır. Kitle örgütleri kitlelerin politikleşmesinde, siyasi bilinçlerini geliştirmede önemli araçlardır. Bizler kitle örgütlerinde bu amaç için de yer alırız.

Gerek kitle örgütünün misyonunu yerine getirmesi için gerekse de gündelik yaşamda ortaya çıkan sorunların nedenleri, temelleri ve çözüm yolları için çaba harcayan, bu doğrultuda sistemle karşı karşıya kalan kitlelerde doğru bir politik rehberliğin sağlanması ve kitlelerin devrimci fikirlerle tanışması için kitle örgütlerindeki çalışmalarımıza önemli görevler düşmektedir.

Bunun için bu kitle örgütlerinde faaliyet yürüten yoldaşlarımızın düzenli, istikrarlı ve planlı şekilde ajitasyon-propaganda yapması gereklidir. Siyasal çalışma kesinlikle reddedilmemelidir. Şehirlerde uzun süreli ve savunma ağırlıklı bir mücadeleyi tercih etmemiz siyasal düşüncelerimizi saklayacağımız veya devrimci politikalardan bahsetmeyeceğimiz anlamına kesinlikle gelmemektedir. Kitle örgütlerinde siyasi çalışma yapmaktan kaçınan yoldaşların reformist düşüncelerin bataklığına saplanmaması mümkün değildir.

Kitle örgütleri kitlelerle bağ kurmada, kitleleri devrim için seferber etmede, bilinçlendirmede ve örgütlemede önemli misyonlara sahipse bu misyonun hayat bulması için kitle örgütlerindeki devrimcilerin aktif şekilde siyasi çalışma yapması gerekmektedir. Aksi takdirde kitlelerle bağ kurmanın anlamı kalmayacak, kitleleri harekete geçirmek de zaten söz konusu dahi olmayacaktır.

Kitle örgütlerinde siyasi çalışma düzenli, istikrarlı ve planlı olmalıdır. Ancak bunun yol ve yöntemleri her alanda farklılık gösterecektir. Alandaki kitlelerin politik düzeyi, örgüt yönetiminin yaklaşımı, tabanın ilgisi, düşmanın yoğunluğu vb. faktörler göz önüne alınarak yeri geldiğinde açıktan, yeri geldiğinde ise daha gizli veya dolaylı yöntemlerle devrimin propagandası yapılmalıdır. Bunda alandaki sınıf mücadelesinin düzeyi, düşmanın gücü, ileri kitlelerin yoğunluğu vb. etkenler hesaba katılmalıdır. Bir alanda kitlelerin katıldığı ve alışkın olduğu eylemler farklı bir alanda radikal veya “uç” bulunabilir. Böylesi hatalı gözlemler ve öneriler sonucu şüphe çekmemiz ve tecrit olmamız kaçınılmaz olacaktır.

benzer haberler