“Huzur Şehri” Dersim’de Öfkeyi Örgütleyelim!
Devletin Dersim’e, Dersim coğrafyasına, kültürüne ve inancına yönelik saldırıları çok boyutlu bir şekilde sürüyor. Bir yanda avcılık adı altında hayvanlar katledilirken, bir yanda kalekollar yükseliyor, bir yanda her tarafa kameralar dikilirken, bir yanda çocuklar istismara maruz kalıyor. Biz öğrenciler de bu saldırılardan en fazla nasibini alan kesim oluyoruz.
Devletin, Dersim’de yaratmaya çalıştığı ‘insansızlaştırma’ projesi sadece fiziki bir saldırıyla sınırlı kalmamış, ideolojik bir saldırı ile devam etmektedir. Son dönemde Dersim’de yaşanan kadın cinayetleri, taciz, tecavüz ve çocuk istismarı bunun apaçık göstergesidir. Valinin “Huzur şehri Tunceli” dediği kalekol, karakol ve kameralarla çevrilen Dersim’de bu saldırıların olması, iki haftayı aşan bir zaman diliminde Munzur Üniversitesi öğrencisi olan Gülistan Doku’nun kaybolması ve bu zaman diliminde hala daha bulunamaması, Gülistan Doku’nun erkek arkadaşı olan Zaynal Abarakov’un ve polis olan üvey babasının ‘izin’ alıp şehri terketmeleri “huzur şehri”nde nelerin üstünün örtüldüğünün göstergesidir. Yine 3 uzman çavuşun Dersim’de bir kadına tecavüz ettikleri ve bir ayı yakın bir sürede isimsiz bir şekilde hastanede tutulduğu iddiaları bugün netleşmese de bu iddiaların tüm Dersim halkının dilinde konuşulduğu ve Vali yardımcısının saat 19:00’dan sonra uzman askerlerin dışarıya çıkmasını yasakladığı yine “huzur şehri”nde yaşanan taciz ve tecavüz olaylarının üstünün örtüldüğünün ispatıdır.
Dersim’de kadın cinayetleriyle başlayan çürümüşlük bugün Hozat, Ovacık ve Pertek’te çocuk istismarı ile devam etmektedir. Yaşanan olaylara tepki amaçlı sokaklara çıkan Dersim halkı ve Munzur üniversitesi öğrencilerine polis TOMA ve biber gazı ile saldırmış bununla yetinmemiş yaşanan olayları teşhir eden öğrencilere ve Dersim halkına 15 günlük eylem ve etkinlik yasağı getirerek “huzur şehri”nde yaşananların üstünü örtmeye çalışmaktadır.
Munzur Üniversitesi öğrencilerinin kaybolan arkadaşları Gülistan Doku için şehirde ve okulda yaptığı eylemselliklerde aynı zamanda okul içerisinde Öğrenci Bilgi işlem Daire Başkanı olan ve kadın öğrencileri fuhuşa zorlama iddiaları ile gündeme gelen Cem Tekinoğlu’nu dile getirmeleri birilerini rahatsız etmiş olacak ki üniversite öğrencileri kimliği belirsiz, veyahut kendisini polis olarak tanıtan kişilerce tehdit edilmiş yine bir şeylerin üstü örtülmeye çalışılmıştır.
Munzur Üniversitesi öğrencisi olan Gülistan Doku’nun kaybolması, hala daha Bilgi İşlem Daire Başkanı olan Cem Tekinoğlu’nun Munzur Üniversitesinde görev yapması, Munzur Üniversitesi’nde kadın öğrencilerin belli akademisyen hocalar tarafından yaşadıkları taciz olayları, kadın öğrencilerin fuhuşa ve diğer tüm öğrencilerin uyuşturucuya yönetilmesi, “akademik-bilimsel” eğitim vermesi beklenen üniversitenin vardığı son noktadır.
Üniversite, uyuşturulmuş bir gençlik yaratma hedefinde olan devlete alan açmaktadır.
Yaşanan tüm bu olaylar; devletin yaratmaya çalıştığı “huzur şehri” adı altında Dersim halkını kimliksizleştirme, yozlaştırma, insansızlaştırma ve çürümüş kokuşmuş sistemin bir parçası haline getirme saldırılarından başka bir şey değildir.
Bugün öğrencilerin en ufak hak talebi karşısında sokaklara çıkması yasaklanmakta ve öğrenciler tehdit edilmektedir. Munzur Üniversitesi öğrencilerinin bu çürümüş sistemin dayatmalarına, saldırılarına karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmekten başka seçenekleri yoktur.
Dersim’den Bir YDG Okuru