Birleşik Gençlik Meclisleri Üzerine: Dar Grupçuluğu Reddederken “Birleşik” Hareketle Dar Grupçuluğu Büyütmek – II

20 Oca 2021

Birleşik Gençlik Meclisleri ise artık tek tek değil bir grup olarak tam da bu sorunun yeniden üretilmesidir. Kuşkusuz bu yapı ve bileşenleri bu sorunu yeniden üretme üzerine hareket etmemektedir. Sorunu çözme üzerine odaklı bir yaklaşım söz konusudur. Ancak ortaya çıkan tablo bu arkadaşların söylediğinden başka bir şey ifade etmektedir. Birleşik Gençlik Meclisleri tepeden hazır pişirilmiş bir projedir. “Birleşik devrim” perspektifiyle yola çıkan politik örgütlerin gençlik cephesindeki yönelimidir. İlgili gençlik örgütleri, bir bütün gençliğin örgütsüzlüğünü tartışmak ve bu örgütlülüğün parçası olmayan bir dizi demokrat, ilerici ve devrimci özneyle birleşme ve ortaklaşma çabasından çok, kendi gündemi ekseninde sihirli formülünü, cafcaflı sözlerle, ne amaçladığını bilmeden, oluşumun nasıl bir araç olduğunu belirginleştirmeden aslında “her şey” olan bir yapıyla çözüme kavuşturmak istemektedir. Bu anlamda ortada duran şey dar grupçuluğun panzehri ve gençliğin öz-örgütlülükler sorununun çözümü değil, kendi merkezi politikasının “dar grupçuluğu yadsıyarak” “birleşikliği savunarak” darlaştırılması ve birleşiklikten uzaklaştırılmasının yeni bir kolektif yeniden üretimidir. Artık tek tek değil kolektif bir şekilde darlaştırma hamlesidir. “Biz merkezi politikamızı büyük laflarla, cafcaflı birlik söylemleriyle yerine getiriyoruz, diğer tüm güçler ve kitleler de bu niyetimizi görsün gelsin bizim yolumuzda yürüsün” denmektedir. Yani bileşeni belli, kavramları belli, programı belli bir merkezi oluşumun Gençlik cephesindeki oluşumudur söz konusu olan. Akamete uğramış bir projenin şimdi canlandırılmasına yönelik bir müdahaledir yapılan.

Ancak hem “birleşiklik” hem de “örgüt modeli” ile güven veren bir konumda değildir. Birleştirme ve birleşikliğin bu şekilde, merkezden gelen politika ve modelle süreci karşılamayacağı açıktır. Meclis modeline dair yerelleşmeden, dinamikler harekete geçmeden merkezi düzeyde oluşuma gitmek, o örgütü var olan mücadele düzeyi ve kitlelerle olan ilişki düşünüldüğünde “erken doğum” yaptırmaktır. Geçmişte derneklerin merkezileştirme tartışması ve Genç-Sen deneyimi bu bağlamda iyi birer örnektir. Buradan öz örgütlülükler meselesine girmek ve Birleşik Gençlik Meclisleri’nin anlayışını ortaya koymak gerekmektedir. “Her örgütün karakteri doğal ve kaçınılmaz olarak eyleminin içeriği ile belirlenir.” Birleşik      Gençlik Meclislerini de bu cendereye tabi tutacağız. Ancak burada eylemi örgüt modeli, örgüt anlayışı ve kitleleri örgütleme yaklaşımı üzerinden ele alacağız.

“HER ÖRGÜTÜN KARAKTERİ DOĞAL VE KAÇINILMAZ OLARAK EYLEMİNİN İÇERİĞİ İLE BELİRLENİR.”

Gençlik kitlelerinin örgütsüzlüğünün büyüklüğü, örgütlülüğünün zayıf karakteri Birleşik Gençlik Meclisleri tarafından da kabul edilmektedir. Bu bağlamda gençliğin öz-örgütlülüklerinin bütünlüklü bir proje, planlama ve anlayışla ele alınması gerektiği açıktır. Bunun derneklerle olması, sendikayla olması, meclislerle olması ya da başka bir isim ve biçimle olması tartışmasına girmeyeceğiz. Zira çok yüzeyselleştiren bir dar tartışma olacaktır. Ancak bu kadar zayıf olunan ve geri düşmüş örgütlülükler gerçekliği içinde öz-örgütlülüğün merkezileşmeden önce yerellerde merkezi bir oluşumla bağlanmadan örgütlenmesi ihtiyacını belirtmemiz gerekir. Zira öz-örgütlülükler yerel dinamiklerle, çelişkilerle ve özgünlüklerle oluşturulmaksızın ve bir hareket yakalanmaksızın oluşturulacak merkezi oluşumla yerele doğru örgütlenme bürokratizmden, politik mühendislikten, kitle örgütlerinin yerellerde karakter kazanamamasından mustarip olacaktır. Kitle karakteri kazanmaksızın siyasi öznelerin iyi niyetli girişiminin ötesine geçmeyecektir. Merkezileşme meselesi öz-örgütlülükler için bir mücadele evresinin ve kitle örgütlerinin belli bir yetkinlik, olgunluk, gelişkinlik düzeyinin yaratacağı doğal bir sonuç olmalıdır. Merkezileşerek aşağı doğru örgütlenme kitle örgütlerinin ruhuna, yapısına, kendi mücadele dinamiklerine henüz daha başlangıçta tepeden bir müdahaledir. Bu genetiğiyle oynanmış öz-örgütlülüklerin inşa olup, yetkinleşmesi, gelişmesi ve kendi dinamiklerini süreğen kılması olanaklı olmayacaktır. Birleşik Gençlik Meclisleri bileşenlerinin tarihsel deneyimlerden çıkaramadığı en önemli sonuç budur. Büyük iddialarla yola çıkıp, büyük adımlar attığını belirtip, verili ve tarihsel hastalıklardan kurtulma vaat edip yeniden aynı noktaya dönme hali bundan ileri gelmektedir. Bir hevesle ve bir heyecanla tepeden başlayan girişimler ya da yerelleşmede karakter kazanmadan merkezileştirme girişimleri başarısız bir döngü haline gelmektedir. Oysa öz-örgütlülükler ciddi bir projelendirme, sabır ve ısrarla yerellerde örgütlülük kurma ve buralardan önderlik etme ya da kitleselleşmeyi zorlama meselesidir. Anlık heveslerle, sürekli yap-bozlarla, merkezi düzeyde bir grup siyasi öznenin kendi projesinin bir ayağı olarak dayatmasıyla inşa edilebilecek bir şey değildir. Birleşik Gençlik Meclisleri eğer bir öz-örgütlülük projesiyse (ki şüphelidir) henüz baştan ölü doğmuştur. Sorunu ve politikayı tartışma biçiminden, inşa etme biçimine kadar, ders ve deneyim çıkarma sorununa kadar hatalar zinciriyle oluşmuştur.

Birleşik Gençlik Meclisleri’nin öz örgütlülük olma kabiliyeti, bileşenlerinin bunu iddia etmesinin ötesinde yoktur esasında. BGM, bir grup siyasetin bir araya gelmesi durumudur ki bu durum siyasi öznelerin bu örgütlenmeyi orta koyuşlarındaki kaoslu tanımlardan da belli olmaktadır. Gençlik kitlesini bir araya getirmeye çalışan bir cephe örgütü tanımından akademik-demokratik mücadelenin mevzisi olması tanımına kadar her türlü misyon biçilmektedir. Bu örgüt modellerinde, araçların tanımlanmasında bir kafa karışıklığını göstermektedir. Ancak söylemlerin köpüğünü ayıkladığımızda, “birleşiklik” kavramı “meclisler” politikası ve “eylem birliğinin yetmediği” vurguları üzerinden baktığımızda daha üst düzeyde bir ortak programla oluşmuş “cephesel” düzeyde bir eylem birliği karakteri vardır. Bu oluşum, hiç kuşkusuz esasta sınıf mücadelesinin ve gençlik mücadelesinin bir mevzisidir. Bir grup oluşumun daha güçlü ve belli program etrafında birleşmesinin yani daha üst düzeyde bir “eylem birliği”(onların deyimiyle cephesel örgüt) olmasının ötesinde bir karşılığı yoktur. Kuşkusuz aynı amaç ve hedef doğrusunda bir programla bir araya gelme hamlesi bir yanıyla olumludur. İlgili siyasal öznelerin amaç ve hedefleri doğrultusunda, siyasi çizgileri ekseninde belirledikleri bir tercihtir. Ancak kendi gerçekliğini, durumunu ve hangi amaçlarla bir araya geldiğini tanımlayamadan ne olduğunu ve ne yapacağını bilememe hali oluşacaktır. Örgütlerin BGM’den ne anladıklarına dair ifadelerinin kaotik ve uyumsuzluğu da söz konusudur. Kitle örgütü olmaya çalışırken siyasetler platformu, siyasetler platformu gibi hareket ederken kitle örgütü olma karmaşası. Bu kaosun ise merkezi bir sorun olduğu açıktır. Ancak üst düzeyde programlar ilan ederek, “dar grupçuluk” kışkışlanarak, ayrılık noktaları ve farklılıklar bir ideolojik mücadele konusu yapılmadan bir araya gelişlerin hem mücadeleye hem de devrimci sürece verdiği zararın haddi hesabı yoktur. Faşizmin saldırıları; politik öznelerin güçlü eylem birliklerini şart koştuğu kadar bu saldırıların yarattığı ideolojik sorunlarla da acımasız bir mücadeleyi içerdiği unutulmamalıdır. Sürekli bir şekilde birlik ve ne olursa olsun birlik siyaseti tipik bir sağcı siyasettir. Böylesi oluşumlarında bu sağcı siyaseti üretme aracı haline geldiği bizim için net ve açıktır.

GÜÇLÜ BİRLİKLER PANDÜL GİBİ SALLANARAK GERÇEKLEŞMEZ!

Devrimci mücadeledeki gerileme dönemleri politik öznelerde çok daha ciddi bir ideolojik tahrifat, devrimci hattan uzaklaşma, iktidar perspektifinde kırılmalara yol açar. Bu enternasyonal proletaryanın tarihsel deneyimiyle, sınıf mücadelesinin öğrettikleriyle sabittir. Bu koşullar bir arada yürümeyi ve devrimci hattı inşa etmeyi gerektiren eylemde birliği gerekli kılarken, aynı zamanda politik-ideolojik mücadeleyi de şart koşar. Bu koşullardan geçilmiyormuş, ideolojik ve politik sorunlar yaşanmıyormuş gibi davranıp “faşizme karşı ortaklaşmayı ve birleşmeyi” (ki bu devrimin stratejik sorunudur, her dönem sürecin ihtiyaçlarına uygun olarak devrimin güçleri bir araya gelmelidir, nasıl ne düzeyde hangi araçlarla ve ne tür programlarla bunun gerçekleşeceği ise sürece ve ihtiyaca bağlıdır) bu mücadeleye kurban etmek, bunu “popüler” söylemlerle bir politik kimlik olarak üretmek mücadelenin esaslı bir ayağını kırmak olacaktır.

İçinden geçtiğimiz koşullar reformizmin, kitle kuyrukçuluğunun, tasfiyeciliğin, devrimci iddiadan uzaklaşmanın, parlamentarizmin yoğun bir kuşatması ile yaşanmaktadır. Grupçuluğa karşı BGM’nin kendini panzehir ilan etmesi, kendilerinin dışındaki politik öznelerin bu sorumluluğu taşımadığına dair örtülü-ürkek yaklaşımları faşizme karşı birleşme adı altında ortaya çıkan tüm ideolojik zaaflarla birleşme ve kaynaşma siyasetinin kendisidir. Grupçuluğu mahkum ederken daha büyük grupçuk olmak, bu grupçuğu inşa ederken iyi niyetli ve lütufkar söylemlerle sorunlara dair bir şey söylememeyi başarma durumu söz konusudur. Lenin yoldaşın doğru birliklerin gerçekleşmesine dair şu tespiti bugün için de geçerlidir: “Gerçekten de birliğe ancak, güçlü fraksiyonların, ideolojik birliği sayesinde güçlü ve kitleler üzerindeki etkisinin devrim deneyimiyle sınanmış olması sayesinde güçlü olan fraksiyonların birbirine yakınlaşması halinde yakınlaşılabilir.” Bu ideolojik-politik-örgütsel birlikler için geçerli olduğu kadar, ittifaklar içinde geçerlidir. Zayıflık, birlik siyasetini güçlendiren şart değildir. Tarihsel deneyim bize göstermiştir ki zayıflığı gidermek üzerinden gerçekleşen ve gerekçelendiren birlikler büyük bir ideolojik uzlaşma sahasına dönüşmektedir. Uzlaşmanın çürütücü, yıpratıcı ve kitlelere güven vermekten uzak her türlü saldırısına açık olmak demektir. Hareketlerin dayanması gereken nokta sınıf mücadelesinin kendisi ve onun ihtiyaçlarıdır. En önemlisi ise kendisini gözden geçirmesi, devrimin diğer güçlerini gözden geçirmesi ve sınıf mücadelesine dayanarak donanması ve eksiklikleri gidererek ilerlemesidir. Bu tutum güçlü birliklerin zemini olan ideolojik gelişmeyi, sağlıklı politik ortaklaşmayı da getirecektir. Oysa yerellerde en ufak sorunlarda bir araya gelemeyen, devrimci dayanışma ve destekleri örgütleyemeyen bir tablo vardır. Var olan ideolojik zafiyet, yerellerde daha spesifik sorunlarla kaynaşamayan devrimcilik ve birlik daha büyük iddialarla ve programlarla merkezi düzeyde inşa edilemez. Politik ve ideolojik zaafiyetin, oluşmuş zayıf dayanışmacı kültürün, sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarına odaklanmış eylem birliklerinin neden gerçekleşmediği üzerinden bir hesaplaşma yapılmaksızın ve buralar tamir edilip güçlendirilmeksizin zayıflığı örtmek için bir araya her geliş daha büyük zayıflamalara yol açacaktır.

Birleşiklik meselesi ayrılık noktalarının canlı tartışmalarla açığa çıktığı, güçlenmenin sağlandığı, sınıf mücadelesine bu eksende daha fazla yaslanıldığı koşullarda zemin bulabilir. Ancak zaafların, ayrışma noktalarının örtüldüğü, politik farklılıkların belirginleştirilmediği birlikler, “sınıf mücadelesindeki açmazların ve sorunlarında” gizlendiği aldatıcı bir birlik siyasetine dönüşmektedir. Bugün “birleşik mücadele” söylemlerini “devrimci iktidar” süsüyle gerekçelendiren saiklerle kıyaslayamayız. Bu “büyük uzlaşma” ve kolektif “dar grupçuluğu” ancak açık reformist ve sınıf uzlaşmacı kesimlerin eylemleriyle ve durumuyla kıyaslayabiliriz. Bu kıyası yaptığımızda eylem ve içerik açısından tasfiyeciliğin, uzlaşmacılığın, reformizmin, parlamenterizmin iz düşümünü görmemiz olanaklı olmaktadır. Birleşiklik argümanıyla, dar grupçuluğu yıkıyoruz gevezelikleri ve aslında hiçbir şey söylemeyen tutumlarla kolektif ve uzlaşmacı bir dar grupçuluğu inşa ederek yürüyen politik dolandırıcılığı görmemiz gerekmektedir.

YÖNELİMİMİZ NE OLMALIDIR?

Peki ihtiyaç olan nedir? İhtiyaç olan başta halk gençliği olmak üzere en geniş kitleleri sınıf mücadelesine dayanarak örgütleme, bu eksende öznelerin belirledikleri politik yönelimlerle açık ve güçlü ideolojik mücadele zeminine kavuşmaktır. Bunun yanında en geniş toplumsal muhalefet güçleriyle, her hareketin yerellerde güçlü ve etkili eylem birliğini sağlama, sınıf mücadelesine ve sorunlara müdahale etme zeminini yaratmaktır. Bunun yanında gelişmeler ve saldırılara karşı düzenli ilişki, güçlendirilmiş ve güven veren ilişki, dinamik bir eylem birlikteliğidir ihtiyaç olan. Ajitasyon ve propagandada serbestliği sımsıkı koruyan, eylemde birliği üst düzeye taşıyan sağlam ilkeli eylem birlikleri. Bu eksen gençlik kitlelerini sınıf mücadelesindeki sorunlar karşısında etkin ve iktidar perspektifli bilinçlendirme, onları sürece dahil etme, politikayı taşıma, devrimci eylemlerle ve sürece müdahalelerle etkinliği sağlamadır.

Gençlik kitlesinin acil ihtiyaçlarından birisi öz-örgütlülüklerdir. Öz örgütlülüklerin yerellerden gelişen bir hareket yaratması önemlidir. Tüm ilerici, devrimci demokrat güçlerin bu öz-örgütlülüklerin ismine, biçimine takılmaksızın içeriğine ve kitleleri örgütleme yeteneğiyle donatılmasına odaklı tartışmalar ve adımlar atılmalıdır. Bu da ancak her hareketin kendi merkezi politikası ekseninde yerellerde dernekler, meclisler, sendikalar vs. kurma girişimini teşvik etmesi, tüm ilerici güçlerle bu eksende ortaklaşma talimatıyla olanaklıdır. Öz-örgütlülükler inşası ancak böylesi güçlü ve yaygınlaşmış yerellerin dinamiklerinin açığa çıktığı bir yönelimle olanaklıdır. Aksi takdirde yukarıdan aşağıya doğru örgütlenme modelleriyle siyasetler platformunu geçmeyen, sınıf mücadelesi sorunları yerine bürokratizmin ve dar grupçu yaklaşımların merkezde çekişmesine kurban edilen bir tablo çıkmaktadır.

Burada genel olarak öz-örgütlülükler sorununu akademik-demokratik-ekonomik sorunlara sıkıştırma yaklaşımının da içinden geçtiğimiz politik iklim düşünüldüğünde yeterli ve nesnel olmadığını belirtmeliyiz. Zira sınıf mücadele ve hareketi oldukça geri düzeyde de olsa, egemen sınıfların politik saldırılarının kapsamı tüm toplumu tepeden tırnağa politik sorunlara ilgili hale getirmiştir. Faşizm içerde ve dışarda saldırganlık politikası, şovenizm, kapsamlı şiddet ve baskı politikasıyla, pervasızlık ve toplumsal kesimleri paramparça eden siyasetiyle süreci olabildiğince politize etmektedir. Geniş kitleler politikaya ilgilidir, hatta onunla yatıp onunla kalkmaktadır. Politik sorunların, ekonomik sorunlarıyla kaynaşma durumu söz konusudur. Gençlik açısından ise akademik-demokratik-ekonomik sorunları politik sorunlarla güçlü bir iç içe geçmişlik yaşamaktadır. Bu apolitik bir toplumsal gerçeklik değil, politik bir toplumsal gerçekliğe işaret etmektedir. Bu zemin, gerici politikanın kuşatması altındadır. Ancak bu saldırı dalgasında ve gerici politik kuşatmada kitlelerin önemli bir kısmı ise demokrasi ve özgürlükler temelinde politize olmaktadır. Gelişmeleri hızlı okumakta, sürecin seyrini anlamakta zorlanmamaktadır. Ancak dağınık ve örgütsüz yapısıyla bu gelişmeleri anlama durumu bir birikim oluştururken bir yanıyla da hareketsizlik ve müdahil olamama adeta çürütücü ve eziyet haline gelen bir duruma yol açmaktadır. Öz-örgütlülüklerin ve tüm çalışmaların bu yaygın, derin politize olma haline yaslanması gerektiği açıktır. Bu tabloda aşamalı bilinçlendirmeye tekabül edecek sorunu sadece ekonomik-demokratik-akademik sorunlara indirgeyen yaklaşımlar toplumsal gerçekliğin ve siyasal tablonun ayırımında olmayan bir sınırlanmışlık ve geleneksel kategorilere hapsoluyor demektir.

Bu eksene oturan yerel ayağı merkezi ayağından çok daha güçlü eylem birlikleri, süreçte ortaya çıkan ideolojik zaaflara karşı etkili bir politik mücadele ve faşizme ve saldırılarına karşı her cephede en üst düzeyde eylem birliği, en etkili şekilde bir araya gelme hamlesi içinde olunmalıdır.

Bugün devrimci ilerici ve demokrat kesimin asıl sorunun faşizme karşı birleşememe değil, Lenin yoldaşın tarif ettiği şu tehlike söz konusudur: “Huzursuzluk duyan, protestolarda bulunan, dağınık olan ve dağınık oldukları için de güçsüz olan kitleler ile devrimci örgütler arasındaki bağın kopma tehlikesi yok mudur? Oysa başarımızın biricik teminatı bu bağdır.” Var olan durumda bu bağ zayıflamış, kitlelerin devrime olan ihtiyacı unutulmuş, özellikle ileri kitlelerin politik düzeyiyle eşitlenmiş ve onları ikna etmekten uzak bir örgütlülük düzeyi gerçekliği vardır. Bu devrimci örgütlerle kitleler arasındaki politik bağı ve ilişkiyi gün gün zayıflatmaktadır. Odaklanılması ve aşılması gereken nokta burasıdır. (BİTTİ)

 

Yazının birinci bölümü için tıklayınız
benzer haberler